Aşkın yarasındayız


bırak ellerim teninin kadifesinde kalsın
bırak gözlerindeki kor bedenimi yandırsın
narın kırmızısında
sevdanın karasındayız
sesini koynumda gecelere götürdügüm can
biz taşıdıgımız aşkın yarasındayız

sesini sesime ekle
terini tenime sür
açmazların ortasındayız
aşkın günah burcunda
zemheri ayında kin fırtınasındayız

ömrümü ömrüne ekleyip bölsem
sana yazıktır
zaidi hazan
nakısı deprem
ömrünü ömrüme ekleyip bölme
biz hüzün boylamındayız

öptüm seni dudaklarından
lal bir şarap tadındaydın sen
şiir yazamam
soluk alamam
yıkılırım gidersen

kal desem sana yazık
gidersen üstüme dag devrilir
ben nasıl kalkacagım
gidersen
hangi limana sığınacagım
Aşk

Aşk bir yanılmadır
deryada tuz
çölde kum
aynı şeyi yineler

aşk bir özümsemedir
bulutun ateşe
ateşin suya
suyun topraga dönüşümüdür
agunun ve balın
sesin ve çığlıgın izdüşümüdür
aynı eksende döner

aşk bir gülümsemedir
dudaktan göze
gözden bedene siner
sesin tınısı
tenin kokusu
adamı deli eder
Abdal

Meğer el Bağdat-Basra yollarında
mihricana gidermiş
biz gerdege girer gibi girdik zindana
akasyalar çiçegini dökmüştü
murad almamış kızların solgun yüzüne düşmüştü hazan
halkların canevine

ne balı acı eyledik
ne acıyı bal eyledik
aç çocukların gözlerine vurgun yanımız
acıysa acı dedi
zindansa zindan
ya biz tükenecegiz
yada halkların canevindeki hazan

Bagdat basra yollarında bir abdal canım
yürüyor bademler çiçeklenirken
bir eğri duruşu bir kirli vuruşu çoğaltacak
sosyalizmin eğik bayraklı neferleri
bombaları ve jetleriyle
bir halkı tüketirken
o avuçlarına kına yakacak
İNADIN BEYNİME HANÇER

Bir dal yeşildim
yalnızlığına düştüm
anamın uykusuz gecelerine yazık
sararıyorum
ellerimi tut zalım

hukuk bahçesine akşam oturur
kanar sevdamın çocuk elleri
ne bu inat zalım uyy

bozum kıyım çağı degil
sevdanın dal-ogul delişmen çağı
arılar bala durmuş
kadınların en çirkini
patlamış gonca
ne bu zülüm zalım uy
inadın beynimde ağulu hançer