Tarihe bir not- İsmail Beşikçi Hocanın yazısı üzerine

İsmail Beşikçi bu ülkenin bilim dünyasına sunduğu onurlu ve namuslu ender bilim adamlarından birisidir.Bizler 1968-69-70 li yıllarda DDKO [ Devrimci dogu kültür ocakları] larda birer kürd genci olarak genç ve eksik bilinç düzeyimizle ve elyordamıyla sorumluluğumuzun geregini yerine geitrmeye çalışırken sakin duruşu,araştırmaya dayalı enğin bilğisi ile üzerimizde derin izler,ufkumuzun gelişip açılmasında ve metodik düşünmemizde büyük etkileri olmuştur.Bizim mücadelemizde İsmail beşikçinin hem bir bilim adamı hem de militan bir yürek olarak yeri tartışılmaz.
BİR adlı inceleme ve araştırma derğisinin 5. sayısında İsmail hocanın hapishanedeki DDKO adlı yazısında şahsımla ilğili bölüm yeniden geçmişi yaşamama ve anıları tazelememe neden oldu.
İsmail hoca "sevk için beni idareye götürürlerken sabri çepik in hücre kapısı açıldı.Sabri dışarı çıktı spor olsun diye ip atlıyordu kırmızı eşofmanı vardı.Sabri o zaman ince uzun filinta gibi bir çocuktu.hücrelerin bulunduğu alan kapısından çıkarken beni uğurlamaya gelmedi.Halbuki beni sadece Sabri uğurlayabilirdi" demiş,ancak bunu sitem etmek için değil Kemal Burkayın kendisine bu nedenle sitem ve eleştirilerde bulunduğunu belirterek " ama beni uğurlamadı diye Sabriye sitem etmek hiç aklımdan geçmedi " demiştir.Çok sevdiğim ve saydığım İsmail Beşikçiye yakışan ince bir uslup ,dediğim gibi bu yazı üzerine o günleri yeniden yaşadım ve kendikendime sordum.
Ben çok sevip saydığım bu miniminacı dev e gerçekten böyle bir saygısızlık yapmışmıydım.
Yada hapishane değil de hücre ortamında bir anlık gaflet ya da unutkanlıkla onu uğurlamayı unutmuşmuydum.
Belleğimin hiçbir yerinde böyle birşey yoktu.Ancak 36 yıl sonra bu kadar şeyden sonra 36 yıl öncesini unutmak ,hatırlamamak mümkündü.Bunu İsmail hocayla ve hücre arkadaşlarımla paylaşmak sorgulamak istedim.Hatırladığım şuydu. 2 mart gecesi şafakla birlikte 40 tutuklu arkadaş hücrelere kapatılmıştık.Işıgın olmadıgı gözün gözü zor farkkettiği enfazla 2 metrekare büyüklüğünde hücrelerdi ve her hücrede enaz iki yada 3 kişi vardı.Girişe göre sağda 2. hücrede ben ve Mümtaz Kotan vardık.bitişik 3. hücreyi ise İbrahim Güçlü ve İhsan Yavuztürk paylaşıyorlardı.Rahmetli Mehmet Tüysüz ile Zerruk vakıfahmetoglu ise İbrahimlerin bitişigindeki hücredeydiler.İsmail hoca,M.Emin Bozarslan,Cemil Fazlı,Hikmet bozçalı ve bir kısım arkadaş ta karşı sıradaki hücrelerdeydiler.40 günü aşkın olan hücre mecaramız güneşli bir nisan sabahı bitti ve tüm arkadaşlar gecici bir süre için geçici körlük yaşadık.
Ancak dediğim gibi üzerinden 36 yıl gibi uzunca bir süre geçmişti ve ben yanılabilirdim.Bu nedenle İsmail hoca ,İbrahim güçlü,Hikmet bozçalı gibi ulaşabildiğim arkadaşlarla bu konuyu yeniden tartıştık.
İbrahim güçlü İsmail hocanın hücreden değilde biz cezaevine geçtikten sonra Halil Çiftçiyle birlikte Sıkıyönetim askeri cezaevinden Diyarbakır cezevine nakledildiğini,hücre de bulunduğumuz sürede hücrede atlamak için ip bulunmadıgını,hücre de bulunduğumuz dönemlerin sonlarına dogru değil ip atlamak sadece 10 dk. volta atmak için çıkarıldığımızı belirtti.
Hikmet bozçalı da hücre oldugumuz dönemde değil spor yapmak yada atlamak için şalvar bağlamak için bile ip olmadığını söyledi.
Bir iş nedeniyle Ankaraya ugramıştım Yüksel caddesine yakın Çarçıra kitapevine ugradım.İsmail hocanın sıksık buraya ugradıgını biliyordum.İsmail hoca ile çarçırada bu yazısını konuştuk bana uzun yıllar geçtiğini karıştırmasının mümkün oldugunu söyledi.Ben de İsmail beşikçi gibi yüreğimde taht kurmuş bu mücadele adamına o tarihlerde gençte olsam,hücrede de bulunsam böyle bir unutkanlık ve saygısızlık ithamından kurtuldum.

Çağrı

Özümleme
bir cins kuş cıvıltısını
yeryüzünden silmedir
yani öldürmedir
ozansanız
komayın
öldürmesinler

Bir gülü aşağılama
bir yeşili karartmadır özümleme
ya da bir rengi resimlerden çıkarma
bir rengi tüketmedir
ressamsanız
komayın tüketmesinler

Deyelim bir çocuğu alıyorlar
dilini dikene çeviriyorlar
agzında eğiliyor sözcükler
kırıyorlar gözlerini
kırıyorlar
yalpalıyor karanlıklarda

Özümleme
bir türküyü söyletmemedir
gerçeği saklamadır
yarını öldürmedir
ozansanız
insansanız
komayın.

1973\diyarbakır