DİYARBEKİR MAPUSHANESİNDEN NOTLAR

I
Hayatı sinsi bir yılan gibi
sürünerek götüremeyiz
sararan ayvaya
kızaran nara karşı
yüreğimizi zincirletemeyiz
ancak ellerimize zincir vuralar

II
Bir kızın örüklerinde kırılan sızı
yarin dudağında gevşeyen öfke
ve kuytularda daralan umut
bizim değildir
biz ki anaları ağlatmanın sırrına erdik
ve yol gözlemesini bellettik yavuklulara
ve kırıldıkça bütünlenen
ve törpülendikçe bilenen
direncin daldasında suladık fideleri

hergün yeni bir cana türkü dizemeyiz biz
hergün dalıp dalıp gidemeyiz
kahrın ve sevdanın eriten ateşine
çünkü kan ile
zindan ile büyümüş
acılardan süzülmüş
anlının şavkında güneş ışıyan
yeni bir hayata yeminliyiz

yeminimiz
çocuklara kirsiz ve sancısız bir yarın yaşatmaktır
alnında ve avucunda ter
beyin büklümlerinde çoğalan deger
bir de eklem yerlerinde aşk yorğunluğu
bir de kas tellerinde sevda sızısı
bayrağı barış olan
bayragı sevda olan
insana yeminliyiz.

III
Şarkılarımız gür ve geniş bir soluk ister
yenilgiyi dişleri kenetli karşılamalı
ihaneti de
saçlarından satır satır mısra çektiğin
boynundaki kara benden öptüğün
yar
seni bırakıp giderse gider
gidenden olmamalı
yanan cığarada
ve atılan voltada ezilen keder

Bırak erken vursun arkadan vuran bıçak
bırak erken kanasın
kısrak sevdanın kancık tekmesi
ki sağalması tez olur
yarın çoğalan öfkeyle
ve kızaran gülle
dostu düşmanı ayırmak zordur

Bir de yemini düşürüp kırmamak gerek
bahar balyozunda
gül kırımında bile
nede olsa sevmenin baharındayız
ama kızların baldırlarında
ve kasıklarında yorulamayız

IV
Sancıyan dişi koparmak zorundayız
körelen tırnağı da
çocukların yargısı kesindir çünkü
bugün dünü nasıl yargılamışsa
ve yarın bugünü nasıl yargılayacaksa
ezel ve ebed yasa bizim içinde vardır
çocukların yargısı
kesin ve yanılmazdır

Hiç yorum yok: